• MyPassion
YASEMİN EVREN: BULUNMAZ  HİNT  KUMAŞI
11/01/2021 22:34

Merhabalar değerli okuyucularım. Bulunmaz Hint Kumaşı sözünün öyküsünü duymuş muydunuz? Buyrun o halde...

BULUNMAZ  HİNT  KUMAŞI
Yalnız kadın olmak zordur, özellikle bizim toplumumuzda. Öykümüzün kahramanı kadın, sırf toplumun kuşkulu bakışlarından, kirli iftiralarından kurtulmak için birini bulup evlenmek ister.
Ha deyince de evlenilmez ki. Hele hele evlenmiş olmak için hiç... Eş, dost duyar haberi Başlanır kadının yaşam düzeyine uygun bir koca aranmaya. Bulunan adaylarla görüşmeler de yapar kadın. Armutun sapı, üzümün çöpü...derken bir sürü sebebi olur kadının bu adayları kabul etmemek için. Hiç birini içine sindiremez çöpçatanların bulduğu adayların. Bir, üç, beş red, red,red...Derken bir arkadaşı patlar: "Bulunmaz Hint kumaşı mısın kardeşim? Kendini ne sanıyorsun sen? Her gelen kısmetini tepiyorsun..."
    Bulunmaz Hint kumaşı... Sık sık cümle içinde kullanıp da aslında nasıl ortaya çıktığının düşünülmediği bir deyim. Kahramanımızın kafasına öyle bir takılır ki bu söz, karar verir kaynağını araştırmaya. Ve gömülür kitapların içine. Araştırır ve bulur kafasına takılan sorunun cevabını.
1612'de İngilizler Hindistan'ı işgal eder ve sömürgelerine ticaret merkezi kurarlar. Dönemin usta çıkrıkçıları tarafından dokunan Hint kumaşları İngilizlerin ilk hedefi olur. İngilizler, pahalı olan Hint kumaşının yerine kendi tekstil fabrikalarında ürettikleri kumaşları daha ucuza pazarlarlar. Fakat İngiliz kumaşları Hintliler tarafından pek ilgi görmez. Daha pahalı olmasına rağmen kendi yerli kumaşlarını tercih ederler. Bunun üzerine İngilizler Hint kumaşını piyasadan kaldırmak ve kendi ürettikleri kumaşları satabilmek için canice bir yönteme başvururlar. El tezgâhlarında kumaş dokumalarını ve düğüm atmalarını engellemek amacıyla Hintli çıkrıkçıları özellikle baş parmaklarını ve ellerini keserler. Artık Hint kumaşını dokuyabilecek ustalar olmadığı için Hint kumaşı da bulunmaz olur. Kadın bu deyimin, İngiliz kapitalizminin bir sonucu olarak ortaya çıktığını öğrenir. 
    Düşünür: "Elbette bulunmaz Hint kumaşıyım ben. Yıllarca okullarda dirsek çürüttüm. Kocaman diplomalar verdiler kocaman okullardan. Hem kariyer yaptım, hem çocuk. Uzun yıllar hem çalışan kadın, hem iyi bir eş, hem kendimce fedakâr bir anne, hem ihtiyacı olana yardıma koşan gönüllü bir yardımcı oldum. Eşimin ölümü Allah'ın emriydi. Onca yıl gençliğime güvenip yalnız kafa tuttum hayata. Yaşlanmaktan kaçılmıyor ki. Geçen her yıl bir şeyleri götürüyor vücuttan. Ölen her hücreyle daha bir güçten düşüyor, daha bir çaresiz kalıyor insan. Eskisi gibi taşıyamıyorsam marketten poşetleri, benim suçum mu? Daha çabuk ateşim yükseliyorsa elimden ne gelir ki? Ya şu şımarık tansiyona, şekere nasıl söz geçirsem? İkide bir zıp zıp zıplıyorlar. Sanki tramplende fırlıyor insafsızlar. Duyduğum her tedavi şekline açığım. Ne otlar kaynattım, ne meyveler tükettim... İki cevizi bir bardak suya ıslatıp sabahları suyunu mu içmedim? Bamya tohumları mı yutmadım onar onar? Şekeri düşürdüğünü duyup aç karnına kaşık kaşık nar ekşileri mi içmedim? Her sabah güne limonlu ılık su ile mi başlamadım?. Şifacı Teyzelere benzedim zamanla. Anason, bağırsak gazı; elma, romatizma, boğaz ağrısı; böğürtlen yaprağı, apandisit; okaliptüs, balgam sökücü... Civan perçemi, meyan kökü, sarımsak, ebegümeci, maydanoz, çörekotu, karanfil, kimyon, rezene, kuşburnu...dertlere deva diye diye denemediğim alternatif tıp ürünü ve yöntemi kalmadı. Herkesin geçtiği köprüden geçiyorum işte. Tek ben değilim ki yaşlanan. Yaşlandım, hassaslaştım, gücüm tükendi diye tavizler veremem ki. Prensiplerim var kendime göre. Görmezden gelemem. Evet arkadaşım, bulunmaz Hint kumaşıyım ben." diye düşünürken kendi kendine sesli düşündüğünü fark etti kadın. Gülümsedi. Sevmişti bu sözü. Bulunmaz Hint kumaşı olmak onu yalnızlığa mahkûm etse de bir kahve yaptı kendine, balkona çıktı, kahvesinden bir yudum alıp derin bir 'oh' çekti ve yine yüksek sesle düşündü: "Yalnızlık özgürlüktür. Bir lokma aşım, kaygısız başım. Unutma, en büyük sevgili kendinsin! Hayat sana ne yaşatırsa yaşatsın, kendin olmaktan, nefes aldığın her saniye için şükretmekten asla vazgeçmeyeceksin. Nokta"

Yalnız kadın olmak zordur. 
Hele hele benim ülkemde...

Şerif AKARÇEŞME - serifakarcesme@hotmail.com


Facebook'ta Paylaş