ADNAN SEZGİN,"JES’LER SADECE AYDIN’I DEĞİL, BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ İLGİLENDİREN BİR MESELEDİR"
İYİ Parti Aydın Milletvekili Adnan Sezgin,jeotermal enerji santrallerinin Aydın halkına ve doğasına verdiği zararlar ve son dönemde bu alanda yaşanan gelişmelerle ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Sezgin,yaptığı basın açıklamasında;
"İYİ Parti Aydın Milletvekili olarak, benim için çok önemli bir konu Aydın’da bulunan jeotermal enerji santrallerinin Aydın halkına ve doğasına verdiği zararlar ve son dönemde bu alanda yaşanan gelişmeler. Bilindiği gibi Aydın’ın çeşitli ilçelerinde, yüksek enerji potansiyeline sahip jeotermal yatakları mevcuttur.
Ülkemizdeki toplam 48 kayıtlı ve faal jeotermal enerji santralinin 29 tanesi Aydın’da yer almaktadır. Aydın’da ayrıca 9 adet, ön lisans almış durumda JES yatırımı bulunmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Aydın Barosu tarafından yapılan bir açıklamaya göre, Aydın genelinde 23 tesis, işletme ruhsatı olmaksızın faaliyet göstermektedir. Santrallerin kullandığı üretim yöntemleri ve denetimsizlik nedeniyle maalesef, Aydın halkı ve doğası son derece ciddi ve hayati bir risk altındadır.
1 Mayıs tarihinde Efeler ilçesine bağlı Yılmazköy'de bulunan JES kuyusunda meydana gelen patlama, JES’lerin yarattığı riskin örneklerinden birisidir. Patlamada yaklaşık 160-170 dereceyi bulan sıcak su ve gazlar, 40 metre kadar gökyüzüne yükselmiştir. Sıcak akışkan ve içeriğindeki hidrojen sülfür daha sonra yağmur şeklinde civara yayılmıştır. Bunun sorumlularının hangi yaptırımlara tabi tutulduklarını ise kimse bilmemektedir. Bu ve çok daha vahim risk ve tehditleri barındıran JES’ler aslında sadece Aydın’ı değil, bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir meseledir.
Çevrenin korunması ve tarımsal üretimin desteklenmesi, İYİ Parti’nin temel önceliklerindendir. JES’lerin neden olabileceği risk ve tehditler meselesi, bütün Türkiye’nin duyarlılık göstermesi gereken bir konudur.
Aydın, Türkiye açısından son derece önemli bir değer, ayrıca çok önemli bir potansiyeldir. Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin sadece ve sadece % 1’inden az bir hasıla uğruna, Aydın’da halk sağlığı ve tarımsal üretimi tehdit altına almak, düpedüz öngörüsüzlük, düşüncesizlik, umursamazlıktır, her ne pahasına olursa olsun bir takım çevrelere büyük karlar sağlama alışkanlığıdır.
Türkiye’de yaklaşık 500 bin dekar alanda incir üretimi yapılmaktadır. Üretim yapılan alanların %70’i Aydın’dadır. 300 bin ton civarında olan incir üretimimizin %61’i Aydın’da gerçekleşmektedir. Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı raporlarda JES’lerin mahsul üzerindeki zararına değinilmektedir.
2019 yılında kestane üretimimizin % 44’ü Aydın’da gerçekleşmiştir. Ülkemizde üretilen toplam yağlık zeytinin % 28’i, sofralık zeytinin % 17’si, pamuğun % 13’ü Aydın’da üretilmektedir.
Bütün bu tarımsal değerleri, diğer birçok üründe de Türkiye’nin tarımsal üretimine katkıları ve burada saymadığım istisnai endemik bitki faunasıyla Aydın, 750 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmektedir. Bu rakama ayrıca, en az bu miktar kadar, Aydın’ın civar iller üzerinden yaptığı dış satımı da eklemek gerekmektedir.
Ayrıca Aydın, Turizm gelirleri bakımından en önemli birkaç bölgemizden biridir. Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığı nedeniyle, kullanmakta olduğumuz enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ihtiyacı ortadadır.
Ancak JES’lerin denetimsizliği nedeniyle Aydın’da insan sağlığı başta olmak üzere tarım, hayvancılık ve turizm gibi pek çok alanda insani ve ekonomik riskler mevcuttur ve bu tehditler giderek artmaktadır. Biz bu uyarılarımızı, bütün bu tehditlere karşı tedbirler alınsın diye ifade ediyoruz.
JES’LERİN KURULMASINI DÜZENLEYEN 2007 TARİHLİ YASADAKİ HATALARIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK KANUN TEKLİFİNİ MECLİS’E SUNACAĞIZ
JES’lerin kurulmasını düzenleyen 2007 tarihli yasada, tesislerin tarım arazilerine olası zararlarına neden olan düzenlemeler başta olmak üzere, pek çok vahim hata ve eksiklik bulunmaktadır. Bu hataların giderilmesine yönelik bir kanun teklifini de Meclis’e sunacağız.
Aydın halkı, yıllardır Aydın’a sahip çıkmak için büyük bir direniş ve mücadele ortaya koymaktadır. Aydın’ın Germencik ilçesinde yapılması planlanan yeni EFE-8 Jeotermal Enerji Santrali (JES) karşısında Aydın halkının ortaya koyduğu direniş ve yıllardır süren hukuk mücadelesi takdire şayandır. Ancak bu itiraz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere bazı kesimlerce yok sayılmaktadır.
Germencik’te göz göre göre bir çevre ve doğa katliamı yaşanmaktadır. Dünyada JES tesislerinin en yoğun bulunduğu Germencik’te, yeni JES’lerin yapılması için şirketler, Bakanlık ve Danıştay adeta savaş vermektedir.
Yerel mahkeme tarafından 2 defa alınan “ÇED Olumlu raporunun iptali” kararı ve JES’lerin zararlarını açık bir şekilde ortaya koyan bilirkişi raporlarına rağmen, Bakanlık şüpheli bir ısrarla, santralin kurulması için her türlü yolu denemektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, henüz temyiz süreci devam ederken yeni bir ÇED süreci başlatmış ve Danıştay’ın yerel mahkeme kararını iptal etmesinin hemen ardından yeniden ÇED olumlu kararı almıştır.
Bakanlık, JES yatırımcısı şirketlerle kol kola, iktidarın baskısıyla alındığı intibaı yaratan Danıştay kararının da desteğiyle, Germencik’i ve Aydın’ı JES’lerle “boğma” gayretindedir. Bilirkişi raporları ısrarla yok sayılmakta, mahkeme kararları ardı ardına iptal edilmektedir.
Size sunulan dosyalarda özetlenen süreç, JES’lerin zararlarını ve Aydın’ın göz göre göre nasıl tehditler altında bulunduğunu izah etmektedir.
Bilirkişi raporlarında ve mahkeme kararlarında geçen ifadeler, mevcut JES’ler ve yeni JES yatırımları konusunda Aydın halkının kaygılarında ne kadar haklı olduğunu gözler önüne sermektedir. Tüm bunlara ilaveten, uzmanlar, jeotermal enerji üretiminin depremleri tetikleyebildiğini vurgulamaktadırlar.
UZMANLAR, 1970’LERDE KURULMAYA BAŞLANAN VE SAYISI GİDEREK ARTAN JES’LERİN, DEPREMLERİ TETİKLEDİĞİNİ GÖSTERMİŞLERDİR
Son 50 yılda Aydın’da yaşanan depremlerin sayısındaki artışı inceleyen uzmanlar, 1970’lerde kurulmaya başlanan ve sayısı giderek artan JES’lerin, depremleri tetiklediğini göstermişlerdir. Deprem açısından zaten risk altında olan Aydın’da en fazla sayıda depremin, JES santrallerinin en yoğun olarak bulunduğu Germencik ilçesi ve etrafında meydana gelmesi tesadüf değildir.
JES’lerin denetimsizliği, yangın felaketi gibi riskleri de ihtimal dahiline getirmektedir. Ülkemizde ve başka bazı ülkelerde kritik enerji ve sanayi tesisi yangınları yaşanmıştır. JES tesislerinde yangın felaketi yaşanırsa nasıl bir müdahale yapılacağıyla ilgili herhangi bir eylem planı mevcut değildir.
Bütün bu risk ve tehditler göz önünde bulundurulduğunda, Aydın’daki JES’lerin çevre, doğa ve canlı sağlığı açısından zararları, tam bir felakete yol açabilecek büyüklüktedir. Aydın göz göre göre boğulmaya, zehirlenmeye çalışılmaktadır. Koşullar bizi Hiroşima benzetmesine zorlamaktadır.
İnsan eliyle doğanın katledildiği birçok örnek vardır. Özbekistan’da bulunan Aral gölü bunlardan biridir. Aral gölü, yanlış uygulamalar nedeniyle yok edilmiş, insana ve çevreye zarar veren büyük bir zehir bataklığına dönüşmüştür.
Aydın’da da yaşanması muhtemel benzer bir insani ve tabii felakete dur demek sadece Aydınlıların değil, tüm vatandaşlarımızın sorumluluğu olmalıdır. JES’lere karşı azimli ve saygın bir direniş sergileyen Aydın halkının talepleri doğrultusunda, en kısa sürede, JES’lerin yarattığı tahribatın nasıl telafi edileceği ve önleneceği konusunda tarafsızlığı ve bağımsızlığı şüphe götürmeyecek ve Aydınlıların görüşleriyle oluşturulacak bir üst düzey uzman heyet tarafından gerekli tüm incelemelerin ve tespitlerin yapılması şarttır.
Objektif bir rapor hazırlanmadığı ve bunun sonuçlarına uygun önlemler alınmadığı takdirde, Aydın’ın binlerce yıllık tarihine ve doğal varlıklarına karşı büyük bir sorumsuzluğun ötesinde, bölgemizin ve insanlarımızın bugünü ve geleceği daha da ağır bir tehdit altına girecektir.
Maalesef mevcut 2007 tarihli yasa Aydın vilayetinin tümünün büyük bir enerji santralinden ibaret hale gelmesine müsait bir yasadır. Aydın, Aydınlıların terkedeceği, tarımın yok olacağı koca bir santral haline gelebilecektir. Bunun önüne geçilmelidir"dedi.