Kuşadası Belediyesinin katkılarıyla,Kuşadası Kalamaki Çevre Platformu, Kuşadası Kent Konseyi ve Aydın Çevre ve Kültür Platformu'nun (AYÇEP) birlikte düzenledikleri Jeotermal Enerji Santrallerinin ve Taş Ocaklarının neden olduğu çevresel sorunların ve çözüm önerilerinin değerlendirileceği panel düzenlendi.
Kuşadası Belediyesi Erkan Yücel sahnesinde düzenlenen panele konuşmacı olarak Av.Akın Yakan,AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili,Prof.Ali Osman Karababa,Özer Akdemir ve Dr.Metin Aydın katıldı.
Panelin açılış konuşmasını Kuşadası Kent Konseyi Başkanı İsmail Tezgel yaptı.Tezgel, çevre dostları ve sivil toplum örgütleri ile gerçekleştirilen değerlendirme toplantısını 7 madde altında topladıklarını belirterek , ”Bir ülkenin gelişmesi ve ilerlemesi adına enerji en önemli unsurlardan biridir. Enerjinin elde edilmesi için gayret sarfedilmeli ve ülkenin enerji ihtiyacı karşılanmalıdır. Fakat enerji üretimi için doğa, insan, tarım, çevre ve ekolojik denge dikkate alınmalı ve tahrip edilmemelidir''dedi.
BARIŞ,“AYDIN’IN YÜZDE 87’LİK ALANI JEOTERMALE AYRILMIŞ”
Panelde konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkanı Mahmut Nedim Barış, jeotermalin tarıma ve çevreye etkisini anlattı. Barış, “Bu büyük felaket Aydınımızın başına maalesef geldi. Buharkent’ten başlayıp Kuşadası ve Didim’e kadar olan Aydın’ın yüzde 87’lik alanı maalesef jeotermal alanı olarak ayrılmış. Buradaki firmalar Buharkent’ten başladılar. Gelecekte de Pamukören, Germencik, Hıdırbeyli, Nazilli ve Didim’de de hem kuyular, hem santraller açılacak” diye konuştu.
BARIŞ,''AYDIN’DA TARIMI BATIRMAYA DEĞMEZ''
Aydın’da zeytin, incir ve benzer tarım ürünlerinin yetiştiğini ifade eden Mahmut Nedim Barış, “İlimiz birçok üründe ön sıralarda. Hele ki sarı lop inciri, dünyanın başka bir yerinde yok. Jeotermal firma yetkilileri, Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 1’ini burada ürettiklerini ve Türkiye’ye katkı sağladıklarını söylüyor. Biz üretime karşı değiliz, ancak Türkiye’de yüzde 16 ile 20 arasında elektrik kaçağı var. Bunun yarısını engelleseler bile burada tarımı batırmaya değmez” ifadesini kullandı. Barış, Türkiye ekonomisine en büyük katma değerin Ege, Akdeniz ve Karadeniz olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: “Toprak kirleniyor, havaya salınan gazlar buhar ve gürültü kirliliği oluşturuyor. 85-120 desibel gürültü kirliliği var. İsale boruları çevre kirliliğine sebep oluyor. Kimyasal gazlar sağlığımızı etkiliyor. Karbondioksit gazi sera etkisi yapıyor. Tarım topraklarında yüksek bor ve sodyum birikmiştir. Zararlı radyoaktif elementler bitki ve hayvanları etkilemektedir”diyerek konuşmasını tamamladı.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği’nden Dr. Metin Aydın da jeotermalin sağlık üzerine etkisini anlattı. Ege Bölgesi ve Aydın’ın Türkiye’nin enerji üssü ilan edildiğini belirten Dr. Metin Aydın, “Şuanda biz onun sancılarını yaşıyoruz. Yaşamanın zor olduğu dünya koşullarındayız. İnsan sağlığı için çevrenin varlığı ile çevrenin bozulmaması, kirlilik, iklim değişikliği, dünyadaki tüm varlıkların haksız bir şekilde tüketilmesi ve hastalıklar dünyada insan yaşamını tehlikeye sokuyor” dedi.
Hastalık ve ölümlerin yüzde 85’inin çevre kirliliği nedeniyle gerçekleştiğini ve bu nedenle kadın ile çocuk ölümlerinin erkeklerden 14 kat fazla olduğunu ifade eden Aydın, “Türkiye'de her yıl 175 bin kişi kanser oluyor. Aydın’da 2016 kanser oranı Türkiye ortalamasının iki katıdır. Aydın’da bebek ölümleri, 5 yaş altı çocuk ölümleri 2016 yılı itibariyle Türkiye ortalamasından fazladır. Aydın’da Menderes Nehri civarındaki ilçelerde kanser nedeniyle ölümler daha fazladır” şeklinde konuştu.
AYDIN,“2 YILDA ONKOLOJİ'DE YATAN HASTA SAYISI YÜZDE 75 ARTTI”
Aydın’da 150 jeotermal sahanın mevcut olduğunu ve bugüne kadar 2 bin ruhsat verildiğini sözlerine ekleyen Dr. Metin Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ruhsat verilen sahalar su kaynaklarına yakin. Menderes Nehri’ne 15 metre mesafede ya da mahalle içine, sağlık ocağı civarına santral kuruluyor. Mezarlıklara bile jeotermal boruları döşeniyor. Aydın’da 22 jeotermal santral var. Akışkanlarını doğaya bırakıyorlar. Akışkanlarda lityum, arsenik, bor gibi kanserojen maddeler var. Bunlar su kirliliği, hava kirliliği ve toprak kirliliğine sebep oluyorlar. Jeotermal santral ve kuyularından Aydın semalarına günde 3 bin 500 - 4 bin 500 ton karbondioksit salınıyor. 2 bin ppm hidrojen sulfur salınıyor. Bu oran 8 ppm’den fazla olmamalı. Havaya salınan gazlarda radon, toryum gibi radyoaktif maddeler mevcut. Aydın’da 2015’ten itibaren Onkoloji'de yatan hasta sayısı yüzde 75 artmıştır.”
YAKAN,“JEOTERMAL SANTRALLER ZEYTİNLİK VE İMAR ALANINDA KURULAMAZ”
Panelde son olarak konuşan Av. Akın Yakan ise jeotermal uygulamaları ve hukuk konulu konuşma yaptı. Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu ve çevre kirliliğini önlemenin devletin görevi olduğunu ifade eden Yakan, “Temiz enerji diye sundukları jeotermaller temiz değil. Halk zehirleniyor. Jeotermal santraller zeytinlik ve imar alanında kurulamaz. Zeytinciliğin islahi kanununa göre 3 kilometre mesafede olmalıdır. Akarsu kaynaklarına açılamaz. Uluslararası sözleşmeler iç hukuk gibidir” diye konuştu.