Bazı gazete ve sosyal medya haber sitelerinde çıkan, AK Parti Aydın Milletvekili Metin Yavuz'un şoförünün kamyon şoförü Osman Kaplan'a çarpması ve kendisine 4 aydır kimsenin arayıp sormadığı ve kazadan sonra ayağının kesildiğini ile ilgili haberler üzerine,AK Parti Aydın Milletvekili Metin Yavuz 'un Danışmanı Mesut Arslan konuyla ilgili yazılı açıklamada bulundu.
Mesut Arslan,yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
"10.06.2021 tarihinde aynı araçta bulunduğum AK Parti Aydın Milletvekili Sn. Metin Yavuz ve beraberimizdeki heyet ile birlikte Ankara’dan Aydın’a dönüş yolunda geçirmiş olduğumuz trafik kazasında yaralanan Osman Kaplan isimli vatandaşımızın sosyal medya hesabından gerçeği yansıtmayan iddialarının basına yine gerçek olmayan şekliyle yansıması sebebiyle kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirmek adına kazayı yapan aracı kullanan kişi olarak tarafımca bir açıklama yapmak zorunlu hale gelmiştir.
Kazanın meydana gelişinin detaylarını paylaşmak gerekirse, söz konusu tarihte AK Parti Aydın Milletvekili Sn. Metin Yavuz’un yanı sıra misafirimiz olan 3 arkadaşımızla birlikte toplam 5 kişilik bir heyet olarak, kendi makam aracınızın serviste periyodik bakımlarının yapılması sebebiyle bir arkadaşımıza ait başka bir araç ile Aydın’a dönmek üzere Ankara’dan yola çıktık.
Saat: 22.00 sularında Polatlı’yı geçtikten sonra Sivrihisar’a yaklaşık 30 km mesafede bulanan Oğlakçı bölgesinde aydınlatma olmayan çevre yolunda normal hızla ilerlerken daha sonrasında kağıt peçete ve tuvalet kağıdı olduğunu anladığımız bir takım paket ve kolilerin yola saçılmış olduğunu, daha da ileride emniyet şeridinde bir kamyonun park halinde olduğunu gördüm.
Kamyonun çevresinde herhangi bir reflektör yada uyarıcı olmamasına rağmen normal olan hızımı daha da düşürerek yavaşlamaya başladığım anda tam orta şeritte yere saçılan paketleri almak için eğilmiş koyu renk kıyafetli kamyon şoförü Osman Kaplan’ın doğrularak ayağa kalktığını fark ettim.
Kendisini fark etmiş olmamın hemen sonrasında fren yapıp kendisine çarpmamak adına sola doğru direksiyonu kırmış olsam da aracın sağ ön çamurluk kısmından kendisine çarpmayı ne yazık ki engelleyemedim.
Haberlerde yer alan çarptıktan sonra kaçtılar iddialarının aksine, aracımı güvenli bir noktaya park ederek hemen olay yerine koşup, yerde baygın olan yayanın başucuna gelerek durumunu kontrol etmiş ve zaman kaybetmeden öncelikle arkadaşlarımın da yardımlarıyla seyir halinde olan diğer sürücüleri uyararak trafiğin kontrol altına alınması sağlanmıştır.
Baygın olan yayayı hareket ettirmeden yüzünü yıkayarak ve yüksek sesle konuşarak kendine gelmesini sağlamış ve vakit kaybetmeden ilk yardım ve güvenlik güçlerine haber verilerek kaza yeri bildirilmiş ve destek yine tarafımızca istenilmiştir. İlk Yardım gelinceye kadar yayanın bilincinin açık kalması için sürekli olarak kendisiyle konuşan ve telkinlerde bulunan araç sürücüsü olarak yine benim.
Bu süreç içerisinde danışmanlığını yaptığım Aydın Milletvekilimiz Sn. Metin Yavuz’da bir an yanımızdan ayrılmamış, ilgili sağlık kurumları ve güvenlik birimleriyle de devamlı irtibat halinde olmuştur.
Tüm bu sürece Osman beyin arkadaşı olan yedek şoför olarak kamyon başında duran Naim bey yakından tanık olmuştur.
Yayanın sağlık ekipleri eşliğinde hastaneye sevki sonrasında araç şoförü olarak benim ilgili kolluk kuvveti tarafından ifadem alınmış, kazanın oluş şeklini gösterir kaza tespit tutanakları ve olay yeri fotoğrafları nöbetçi cumhuriyet savcısı tarafından değerlendirilmiştir.
Yapılan inceleme ve değerlendirme sonrasında yine Cumhuriyet Savcısı talimatıyla her hangi bir gözaltı olmadan serbest bırakıldım.
Hastaneye kaldırılan yayaya yapılan tıbbi müdahaleler ve devam eden tedavi süreci ayrıca yakından takip edilmiş, gerekli müdahaleyi yapan doktorlar ile birebir iletişim kurularak hastanın durumu konusunda bilgi sahibi olunmaya çalışılmıştır. 3 gün sonra Ankara’ya geri. döndüğümüzde şehir hastanesinde tedavi gören kamyon şoförü Osman Kaplan, Aydın Milletvekilimiz Sn. Metin Yavuz, ben ve diğer danışman arkadaşlarımızdan oluşan heyet ile ziyaret edilmiş ve geçmiş olsun dilekleri tarafımızca kendisine ve ailesine iletilmiştir.
Ziyaret esnasında Osman beyin eşi ve yedek şoför olan Naim bey de hazır bulunmuşlar, tedavisi devam eden Osman beyin bizzat bana yönelik sarf ettiği “Mesut üzülme kardeşim, sizde bir kusur yok benim orda olmamam gerekiyordu ama işte bir hata yapacak bir şey yok. Allah’tan gelen bir şey ne diyelim kader bu’’ ifadelerine tanık olmuşlardır.
Kendisiyle irtibatı asla kesmeyeceğimizi, süreç içerisinde yasal imkanlar dahilinde yanında olacağımızı belirterek o gün yanından ayrıldık.
Fakat sonraki günlerde bir çok kez kendisiyle görüşme sağladığımız Osman bey, süreç içerisinde benim asla yerine getiremeyeceğim bir takım taleplerde bulunmuştur.
Örnek vermek gerekirse,
Osman bey herhangi bir işte artık çalışamayacağını bundan dolayı da hem kendisinin hem de ailesinin maddi açıdan rahat etmesi gerektiğini belirterek, benden 1 Milyon TL maddi destek talebinde bulunmuş, iktidar olan bir partinin bu parayı istese rahatlıkla kendisine verebileceğini ifade etmiştir.
Böyle bir şeyin asla söz konusu olamayacağını kendisine iletmem sonrasında kendisine emekli olabilmesi için yasal çalışmalarda ve ihtiyaç duyacağı medikal ürün temininde yardımcı olabileceğimi, bunu da insanlık namına yapabileceğimizi ilettim.
Kendisiyle yapmış olduğum bu görüşmeyi zaman kaybetmeden o gün olay yerinde olan yedek şoför arkadaşını da arayarak böyle bir talepte bulunulduğunu ve bu talebin doğru olmadığını ayrıca o kişiye de ilettim.
Yapılan bu görüşmeler sonrasında, ileriki süreçte Osman bey bizimle iletişim kurmaktan kaçınarak, Partimizin Ankara İl Başkanlığına, Genel Merkezimize ve daha bir çok yere hakkımızda asılsız iddialar ile suçlayıcı ifadeler kullanmış bizleri karalamak adına bir takım eylemlerde bulunmuştur.
Tüm bu eylemlerine rağmen bu zamana kadar kendisine insani duygularla yaklaşarak herhangi bir tepki göstermedik. Fakat, son olarak sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayında ortaya attığı asılsız iddialar ile bu durumu bir kamuoyu baskısı oluşturarak aslında fırsata çevirme gayreti içerisine girdiği kanaatine varmış bulunmaktayız.
Kaza tespit tutanaklarında yer alan kaza özetinde açıkça yer alan bilgilerin yanı sıra başından bir an bile ayrılmadığımızı gösteren resimde her şey bu kadar açıkken olayın çok farklı bir şekilde anlatılarak bu noktaya getirilmesi son derece düşündürücüdür.
Şöyle ki,
Söz konusu kazada, aydınlatması olmayan o çevre yolunda ilerlerken kamyon şoförünü yolun ortasında fark etmemiş olsaydım ve aracın sağ tarafından değil de tam ortasından kendisine çarpmış olsaydım nasıl bir sonuç ile karşı karşıya kalırdık bir düşünün!
Her ne kadar kendisini fark etmiş ve sonrasında fren yaparak direksiyonu kırmış olsam da aracın sağ tarafından kendisine çarpmayı ne yazık ki engelleyemedim.
Aydınlatmanın ve bölgede herhangi bir kameranın olmadığı bir bölge de iddia edildiği gibi bırakıp kaçsaydım yoğun bir trafik akışı olan o yolda yerde yatan birisini diğer sürücüler ne kadar fark edebilirdi?
Bir de şu açıdan düşünmek lazım!
Kendisini fark ettiğim anda sırf çarpmamak adına kullanmış olduğum aracın direksiyonu telaşe yaparak daha fazla kırsaydım ve bu sebeple aracın kontrolünü kaybederek orta refüjdeki çelik bariyerlere çarpsaydım ne olacaktı?
Çarpmanın şiddetiyle ya o bariyerlere aracımla saplanacaktım ya da çarpmanın etkisiyle takla atacaktım öyle değil mi?
Peki böyle bir durum söz konusu olmuş olsaydı benim ve beraberimdekilerin can güvenliği ne olacaktı?
Ben ve araç içerisindekiler yaşamlarını yitirmiş olsalardı bunun sorumlusu kim olacaktı?
Bir de bu açıdan bakmak lazım.
Kimin kusurlu olduğu yasal tutanaklarda bu kadar sabitken ve bizim hayatımız da bu denli tehlikeye girmişken bu olay niçin tek tarafın iddiaları üzerinden değerlendirilerek tarafımıza bir karalama kampanyası uygulanmaktadır?
Bakın bu üzücü olayda en az yaralanan kişi kadar bizimde canımız yandı. Bizde çok üzüldük fakat kaçınılmaz bir kaza Allah daha beterinden korusun diyerek hem kendi hem de yaralanan kişinin moralini yüksek tutmaya çalıştık.
Az önce de açıkça belirttiğim gibi söz konusu kamyon şoförüne her defasında insanca yaklaşmaya özen gösterdik.
Hiç bir yasal hakkımızı kullanmayı bu güne kadar insaniyet namına asla düşünmedik.
Ama geldiğimiz noktada bazı yayın kuruluşlarının etik olmayan gazetecilik ilkeleri ile bizlerin bilgisine başvurmadan yaptıkları haberler ve tabii ki söz konusu kamyon şoförünün iddiaları ile tarafımıza yapılan bu karalama çalışması bizleri son derece üzmüştür.
Bundan dolayı da bugün itibariyle durumun gerektirdiği her türlü yasal hakkımızı kullanacağız."