Profesyonel Rehber ve Avukat Pekcan Türkeş; KUŞA HABER'e Güney Afrika Cape Town konularını anlattı.
KIŞIN GÜNEY AFRİKA’DA PENGUENLERLE BİRLİKTE YÜZEBİLECEĞİMİZ PLAJLAR DİYARI CAPE TOWN
Ocak ayında Güney Afrika'da Yaz Mevsimi yaşanırken Safari Boulders Plajında Penguenlerle birlikte yüzmek,
Kruger Parkında vahşi doğayla tanışmak ve Masa Dağının eşsiz manzarasını fotoğraf karelerinde yaşatmak için gelin birlikte Capetown'ı tanımaya çalışalım.
AFRİKA RUHUYLA BATI MODERNİZMİN HARMANLANDIĞI ŞEHİR :CAPE TOWN
Kıtanın güney batı ucunda yer alan yaklaşık dört milyon nüfusa sahip Cape Town, aynı zamanda Afrika’nın en önemli turistik şehirlerinden biri.
Cape Town, Afrika ruhu ile Batı modernizminin en güzel şekilde harmanlandığı bir şehir.
İstanbul iki Kıtayı bileştiren şehir ise, Cape Town da iki Okyanusu birleştiren kent.Ne ararsan var Cape Town'da:İki Okyanusun birbirine kafa tutarcasına birleştiği Ümit Burnu; Fransız rivyerası, Côte d’Azure , Miami Beach’lerini kıskandıracak plajlar ve “Şarap” tutkunlarına hitap edecek üzüm bağları…
HOP ON-HOP OFF ile TABLE MOUNTAIN GEZİSİ
Dünyanın her yerinde karşılaştığımız Sightseeing (Gezi) otobüsleri burada da mevcut. Katılabileceğiniz iki ayrı Hop on-Hop off otobüs var.Yani indi bindi yapabileceğiniz turistik otobüsler.Bir biletle (Dünyanın çoğu yerinde bu bileti ibraz ettiğinizde % 10 indirim de alıyorsunuz) güzergâh üzerinde belirtilmiş durakta iniliyor, yeterince gezdikten sonra bir sonraki otobüse binebiliyorsunuz.
Bu Hop on-Hop off’un birincisi Mavi tur (Mini Peninsula) yani uzun olanı, şehrin çevresinde tam bir tur atıyor. Bu turda Kirshtenburch denilen Arboretum’u botanik bahçesi (doğa,bitki türleri, trecking alanı) ile World of Birds’de penguen dahil çeşitli kuşları görebiliyorsunuz.
Otobüste Türkçe dahil birçok dilden banttan rehberlik hizmeti veriliyor. Otobüsler ortalama 20 dakikada bir geçiyor.
Üç km.uzunluğundaki düz yüzeyi ile masayı andıran Table Mountain zengin bir bitki örtüsüne sahip. 1086 metre yükseklikteki bu Dağın üzerinde sürekli bir bulut demir atmış gibi durur.Muhtemelen Okyanus’dan gelen sıcak havanın Dağın zirvesinde yoğunlaşmasından oluşuyor.
Dağ, şehirle o kadar iç içe ki sanki uzansanız ona dokunabileceğinizi hissediyorsunuz.Burada bineceğiniz Teleferik kabinleri sayesinde bu kısa seyahat süresince Cape Town ve çevresinin muhteşem manzarasına şahit olacaksınız. diye bi dag var, gercekten masa gibi, üstü dümdüz Table mountain’den bulutların üstünden okyanusu ve Cape Town şehrini izleyebiliyorsunuz.Şehirden baktığımızda çoğu zaman sisle kaplı olduğunu görüyoruz, sis olmadığı zaman teleferikle de çıkılıyor.
ATLANTİK İLE HİNT OKYANUSUNUN BİRLEŞTİĞİ NOKTA GOOD HOPE-ÜMİT BURNU
Afrika’nın Avrupa kıtasına en uzak noktasında bulunan 1488’de Portekizli kaşif Bartholomeu Dias tarafından keşfedilen bu şirin kent, adını eski denizciler için çok önemli bir geçiş noktası olan dünyaca ünlü Ümit Burnu’ndan alır. Cape Town; ılıman iklimi, kültürel zenginliği, farklı tarzdaki mimari geleneklerin kendine has sentezi ile oluşturduğu sıradışı mimari dokusu ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Varlıkları Listesi’ne alınmış Robben Adası gibi değerlere sahip olması nedeni ile turistik açıdan Afrika’nın güneyinde en çok ziyaret edilen yerlerden biri olmuştur.
Şehirden çıkıp güneye doğru yöneldiğimizde kıtanın alt ucunun doğal yaşamı ile karşı karşıya geliriz. Ümit Burnu’na doğru yolculuğumuz sırasında karşılaşacağımız Penguenler, Deve kuşları ve iri bir maymun türü olan Babün sürüleri bizleri şaşırtmaya devam ediyor.
“Ümit Burnu” diğer adıyla “Cape Point” görülmesi gereken yerlerden bir diğeri.Burada dağa ister patikadan yürüyerek ya da teleferikle çıkabiliyorsunuz. Yukarıda çıktığınızda Atlantik Okyanusu ile Hint Okyanusu’nun birleştiği yerde denizin birbirinden renk farklılığını görebiliyorsunuz.1860 da yapılmış olan Deniz Fenerinden panoramik manzaralar muhteşem,
Denize doğru uzanan kayalık bir burun olan Ümit Burnu, denizden yaklaşık 245 m. yüksekliktedir. Hint ve Atlas Okyanuslarının birleşme noktası olan Ümit Burnu’nu görmeye gelenler giderken burada bulunduklarını isbatlayan bir sertifika da alıyorlar.Tıpkı Portekiz’de Atlas Okyanusu’nun kıyısında Kara’nın bittiği yer olan Capo da Roca’da olduğu gibi.
ALFRED VE VİCTORİA WATERFRONT RIHTIMI
Masa Dağı’na yaslanmış Afrika kıtasının en uzak ucu Cape Town’da bu Dağın en güzel göründüğü noktalardan biri de Alfred ve Victoria Waterfront Rıhtımı, 19.yüzyılın sonlarına doğru Kraliçe Viktoria’ ın ikinci oğlu Alfred inşa ettirmiştir. Deniz kenarında liman yanına kurulmuş Waterfront denen bu turistik alanda bir dönme dolap, deniz turları düzenleyen ofisler ve devasa alışveriş merkezi bulunuyor. Waterfront’da “Two Oceans Aquarium”’da penguenler, kaplumbağalar ve köpekbalıkları dahil 3000’den fazla canlı yaşıyor.Rıhtım, şehrin limanı ile iç içe, kafe ve restoranlarla dolu, büyük bir alışveriş ve eğlence alanı. Malezya’dan Etiyopya mutfağına kadar değişik Afrika ülke mutfaklarının yemeklerini tadabileceğiniz sayısız alternatif dolu bir yer. Burada dolaşırken rıhtıma çıkmış ve güneşin altında miskinlik yapan Deniz aslanlarını( Karada hareket eden bir çeşit Fok ) fotoğraflamak, canlı etnik müzik performanslarını izlemek keyif verici bir duygu.Burada insan bir taraftan Batı standartlarında bir şehir havasını teneffüs ederken diğer taraftan derinlerdeki Afrika ruhunu içinde hissediyor.
ÖZEL İZİNLE GİRİLEN SEMT :6.DİSTRİCT – 6.BÖLGE
“6.Bölge ”, Cape Town’ın etnik mozaiği içerisinde Malay kültürünü beraberinde getiren Malezyalıların Waterfront ile Masa Dağı arasında yerleştikleri özel bir bölge. Bu bölgede yapacağımız kısa bir yürüyüş turu bile bize farklı mimari sentezi gözlemleme imkanı veriyor. District Six (Altıncı Bölge) ise 1970’lerde binlerce siyah ve melezlerin yaşadıkları yerden zorla sürülmesi ve evlerinin buldozerler ile yıkıldığı yer. Apartheid rejim bu talihsiz insanlara şiddet uygulayıp “Paso” ile kendi belirtiği yerlerde kalmalarına izin vermiş. Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela’nın başkan olmasının ardından 2003’de geri dönüşler başlamış. Evler tekrar yapılarak eski sahiplerine iade edilmiş. 6. Bölge Müzesi;bu kilisede o günlerin acılarını yansıtan eşya ve belgeleri içinde barındırıyor.Bölgenin ismi daha sonra Peter Jackson’un yönetmenliğini yaptığı District 9 (Dokuzuncu bölge) filmine de isim kaynağı olmuştur:
ROBBEN ADASI
Robben adası, İkinci Dünya savaşı sonrası siyasi suçluların tutulduğu hapishane görevi görmüş.Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela’nın ömrünün büyük bir bölümünü Cape Town’a yarım saatte motorla gidilebilen 10 kilometre uzaklıktaki bu Ada’da geçirmiştir. Adaya vardığımızda bir otobüse biniyor, Adayı önce rehber eşliğinde otobüsle geziyoruz, ardından hapishanenin içine giriyoruz. Burada ise eski siyasi tutuklular rehberlik yapıyor ve zamanında hapishanedeki korkunç koşulları anlatıyor. Adada gezerken Afrika Penguenlerini de görmek mümkün. Bulunduğumuz bölge Atlantik Okyanusuyla Hint Okyanusu’nun birleştiği nokta olduğu için deniz suyu çok soğuk.
ROBBEN ADASI HAPİSHANESİNDE AFRİKA’NIN ULUSAL ANITI
Cape Town Robben Adası Hapishane Turu sırasında gördüğümüz en ilginç yer, mahkumların çalıştırıldığı kireç ocağı. Alanın tam ortasında yumruk büyüklüğündeki taşlardan oluşmuş bir yığın dikkatimi çekmişti. Rehberimiz, Tur sırasında burayı en sona bırakmış ve bu taş yığını için ‘Afrika’nın en önemli Ulusal Anıtı’ demişti. Turdaki herkes çok şaşırmış, böylesine basit bir taş yığınının Ulusal Anıt olmasını anlayamamıştık.Meğer beş yılda bir, 11 Şubat günü bu hapishanede kalmış mahkumlar bir araya gelerek o günlerin anısına buraya birer taş bırakıyorlarmış. İşte bu taş yığını böyle oluşmuş. Bu gelenek, son mahkum ölünceye kadar da devam edecekmiş.Gezinin ikinci bölümünde asıl hapishaneyi geziyoruz. Yeni rehberimiz yaşamının yirmi yılını burada tutsak olarak geçirmiş olan yaşlı bir siyahî. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyah devlet başkanı Mandela’nın 1964’ten 1982 Mart’ına kadar 18 yıl kaldığı hücreyi, havalandırmaya çıktığı avluyu, banyoları ve yemekhaneyi gezdirip bilgi veriyor. Avluda Mandela’nın 1966 yılında hapishanede çekilmiş bir fotoğrafı var. Fotoğraf, tam fotoğrafın çekildiği noktaya dikilmiş. Robben Adası’ndaki hapishane 1997’de kapatılarak müze haline getirilmiş. .
SEYYİD ABDURRAHMAN MOTURU TÜRBESİ
Hapishanenin yanında Mescidi andıran bir Türbe var. Bu Türbe;Cape Town'un ilk İmamı, Endonezya'nın Java adasından Hollandalılar tarafından sürgün getirilmiş Seyyid Abdurrahman Moturu'ya ait. Malay Müslümanlar için saygın bir kişiliği olan Moturu; Robben Adası'nda 14 yıl sürgün hayatı yaşamış ve buraya defnedilmiştir. Güney Afrika’nın Alkatraz’ı olarak bilinen Robben Adası, Cape Town’a 11 kilometre uzaklıktadır.Güney Afrika’nın en ünlü özgürlük savaşçıları çeyrek asır gibi uzun bir süre tutsak kaldığı Robben Adası günümüzde Irkçılığa, Sömürgeciliğe, Adaletsizliğe ve Zulme karşı kazanılan Zaferin simgesidir.
REMEMBER "Hatırla" AĞACI
Cape Town Church Square Meydanı'ndaki "Hatırla"ağacında şunlar yazılı:
“Başkalarının özgürlüğünü reddedenler kendileri de onu hakedemezler”
“Zincirler; başkalarının özgürlüğünü artırır”
“Başkaları tutsak olduğu müddetçe hiçbirimiz özgür olamayız.”
GREEN MARKET
Alışveriş tutkunları için Waterfront’tan sonraki ikinci adres Greenmarket Meydanı. Burada çeşitli el sanatları ürün ve hediyelik eşyaları açıkhava stantlarında ya da kulübelerde bulabilirsiniz. Dilerseniz çevredeki Cafe’lerde keyifle içkinizi yudumlayabilirsiniz.
GÜMÜŞ VE ALTIN ALINIR
Günümüzde, yılda yaklaşık 2.500 ton altın üretiliyor. En büyük altın üreticisi ülke, yılda ortalama 475 ton ile Güney Afrika Cumhuriyeti. Onu sırasıyla ABD, Latin Amerika, Avustralya, Kanada, Çin, Endonezya ve Rusya izliyor. Avrupa altın üretimi açısından fakir bir kıta. Yıllık ortalama altın üretimi 25 tonu geçmiyor. Avrupa’da İspanya, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerde üçüncü şahısların külçe altın satın almaları yasak. Türkiye’de ise, sadece kuyumcu firmalar, altın borsasından külçe altın satın alabiliyorlar. Cape Town’da boyunlarında tabelâ ile altın ve gümüş simsarları dolaşıyor.
SİYAHLA BEYAZIN ARMONİSİ SAYILAN GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ VE BAŞKENT CAPETOWN’ IN ANIMSATTIKLARI