90'lı Yılların Efsanesi Sinéad O'Connor, Şimdilerde Perişan Halde.
90'lı yıllara damgasını vuran 51 yaşındaki İrlandalı şarkıcı ve söz yazarı Sinéad O'Connor, şimdi ABD'nin New Jersey eyaletinde bir yol kenarı motelinde yaşıyor.
Bir zamanların en içli aşk şarkılarına imza atan albümleri dünyada satış rekorları kıran Sinéad O'Connor, artık bir yol kenarı motelinde mental sorunlarıyla baş etmeye çalışıyor.
"DOKTORUMDAN BAŞKA KİMSEM YOK"
İntihara eğilimli olduğu açıklanan O'Connor, mevcut durumunu anlatan bir video yayınladı. Ünlü sanatçı, gözyaşlarına boğulduğu videoda, "Tamamen kendimle başbaşayım. Hayatımda, benim kahraman olduğumu söyleyen ve bu sayede şu anda hayatta olmamı sağlayan doktorum, dünyanın en tatlı adamı olan psikiyatristimden başka kimse yok" ifadelerini kullandı.
"MENTAL SORUNLARIM VAR"
51 yaşındaki şarkıcı, "Şimdi New Jersey'de bir yol kenarı motelinde yaşıyorum. Herkesin bunun neye benzediğini bilmesini istiyorum, o nedenle bu videoyu çektim. Mental hastalıkla mücadele ediyorum. Bu, uyuşturucu bağımlısı olmak gibi insanı kötü etkiliyor" dedi. GRAMMY ÖDÜLÜNÜ REDDETTİ
NTV'de yer alan habere göre; O'Conner, anne ve babasının boşanmasından sonra annesinin kendisine şiddet uyguladığı gerekçesiyle 1979 yılından sonra babasıyla birlikte yaşamaya başladı. Eğitimini tamamlayamayan sanatçı, en son öğrenim gördüğü okulda sanata eğilim gösterdi. Barbra Streisand'ın 'Evergreen' adlı şarkısını söyleyerek dikkatleri üzerine çekince Tua Nua adlı bir topluluğa katıldı. 1983'te babasının desteğiyle girdiği okulda müziğe iyice yoğunlaşarak bir deneme albümü çıkardı. Ertesi yıl bir müzik dergisi aracığıyla tanıştığı Columb Farrey'in yönlendirmesiyle 'Ton Ton Macoute' adını verdiği kendi müzik topluluğunu oluşturdu. Bar ve gece kulüplerinde sahneye çıkan 'Ton Ton Macoute', adını duyurmaya başladığı 1985'te annesini bir trafik kazasında kaybetti. 1990 yılında, Prince'in sözlerini yazdığı 'Nothing Compares 2 U' adlı şarkıyla zirveye çıkan O'Conner, layık görüldüğü Grammy Ödülü'nü reddetmesiyle hafızalara kazındı. Politik kimliğini sanatıyla birlikte önplana çıkararak, ABD ve savaş karşıtı bir çizgi izleyen sanatçı, 1992 yılında Papa II. Jean Paul'ün katolik kilisesindeki cinsel tacize sessiz kalmasını protesto için Papa'nın bir fotoğrafını televizyon kameralarının önünde yırtmasıyla dindar kamuoyunun tepkisini çekti.